Yediveren Gül Fidanı Bahçe gülü Kokulu ısparta Gülü Pembe Renkli
GÜLLER KIŞIN BUDANARAK GÖNDERİLİR, BUDAMAYI BİTKİNİN FORMDA KALMASI VE DAHA ÇOK ÇATALLANMASI İÇİN YAPARIZ
SİZDE HER KIŞ GÜLLERİ BUDARSANIZ DAHA FORMLU VE ÇATALLI GÖRÜNÜM VE DAHA ÇOK GONCA VERMESİNİ SAĞLARSINIZ SON RESİM ISPARTA KOKULU BAHÇEORJİNAL RESMİDİR GÜLÜ NÜN ORJİNAL RESMİDİR
yediveren gül kokulu pembe ısparta gülü, saksılı 50-70 cm boyunda çatallı
Gül Bitkisi Yetiştirilmesi, Sulanması, Toprak - Saksı Değişimi, Çoğaltılması, Budanması Hakkında Bilgiler
İnsanın günlük yaşamında çok özel bir yeri olan gül; Aşkın, güzelliğin, sevginin ve saygının ifadesini en güzel bir şekilde bünyesinde toplayan bir çiçektir. Kuzey Yarım Küre bitkisi olan gülün orijini Doğu Asya'dır. Kesin olmamakla birlikte gül yağı ve gül suyunun ilk olarak İran veya Hindistan'da üretildiği, buradan Anadolu, Avrupa, Kuzey Afrika ve Doğu Asya'ya yayıldığı bildirilmiştir. (Widrlechner, 1981)
guller5 [1]. [1 guller9 jpg]. guller [jpg 1]. jpg
Yağ gülü (Rosa damascena Mill.), Bitkiler aleminin Spermatophyta (tohunlu bitkiler) bölümünün Angiospermae (Kapalı) alt bölümünden Rosales takımı, Rosaceae familyası, Rosa cinsi içerisinde yer almaktadır tohumlular. Dünyada () türü tanımlanmıştır gül 1.350 Rosa yaklaşık. Türkiye florasında 24 gül türü kayıtlı (Davis, 1972) olmasına rağmen gül yağı elde etmek amacýyla kullanılan tür kültürü yapılan Rosa damascena Mill'dir.
Yağ için ticari olarak yetiştirilen başlıca gül türleri Rosa damascena Mill. Rosa gallica L., Rosa alba L., Rosa centifolia L. ve Rosa moschata'dır. (Tucker ve Maciarello 1988). Günümüzde gülyağı Eldesinde yaygın olarak kullanılan ve kültürü yapılan Rosa damascena Mill türünün Rosa moschata J. Herm ile Rosa gallica L. 'nin melezi olduğu tahmin edilmektedir. Fakat bu TÜRÜN çok eski dönemlerde Rosa gallica L. ile Rosa phoenica Boiss, türlerinden oluşmuş bir melez olduğunun kayıtlarına da rastlanmaktadır. (Baytop, 1990; Garnero, 1982). Sistematikte Rosa gallica var. damascena Voss. Rosa calendarum Borkh gibi bazı sinonimleri de bulunmaktadır. Rosa damascena türünün bir çok çeşidi olmakla birlikte özellikle "Trigintipetale" çeşidi başta Bulgaristan ve Türkiye olmak üzere Fas, Mısır, İran, Suriye, Hindistan ve Kafkaslar'da gülyağı elde etmek amacýyla yetiştirilmektedir (Widrlechner, 1981).
Rosa damascena; Isparta Gülü, Pembe Yağ Gülü, Yağ Gülü, Sakız Gülü ve Şam Gülü adlarıyla da bilinen pembe renkli, yarım katmerli ve kuvvetli kokulu, çok yıllık, dikenli ve kısa dayanımı yüksek bir bitkidir. Rosa damascena bitkileri, 1,5 - 3 m arasında boylanmaktadır. Gövde silindir biçimli, içi dolu, esmer renkli, çok dalli ve dallar çok sayıdaki irili ufaklı sert dikenlerle çevrilidir. Yapraklar yumuşak yapılı ve ince tüylerle kaplı, alternans dizlişli, saplı ve stipulalı (kulakçık), 5-7 foliolludur.
Folioller (yaprakçık) 3-4 cm uzunluğunda oval şekilli, basit dişli kenarlı ve alt yüzleri tüylüdür. Çiçekler hafifçe sarkık, az yada çok koyu pembe renklidir. Tek renkli olan çiçeklerde içteki taç yapraklar dıştakilerden daha küçük yapılı olup, çiçeklenme çalı formundaki bir bitkide görülen biçimdedir. Kaliks (Çanak Yapraklar), korollodan (taç yapraklar) daha uzun, çok Parçalı 5 sepalden (çanak yaprak) ibarettir. Korolla çok petalli, (taç yaprak) oval şekilli, soluk pembe renkli, kaideleri petaller beyaz lekelidir.
Ercik (erkek organ) sayısı çoktur. Dişi organlar çanak şeklinde çukurlaşmış olan reseptakulumun (çiçek tablası) içinde bulunur. Stylus (boyuncuk) uzunca, stigma (Tepecik) baş şeklindedir. Reseptakulum zamanla etlenerek kırmızımtırak bir renk alır. İçinde etrafı tüylerle kaplı nukslar vardır. (Baytop, 1963; Krüsmann, 1974; Kürkçüoğlu, 1988, 1995)
ISPARTA DA GÜL ÜRETİMİ NASIL BAŞLADI?
Isparta da gülcülüğün binlerce yıl gerilere giden, eski, Köklü bir tarihi yoktur. Isparta gülcülüğü, en çok 150 yılı geçmeyen bir tarihe sahiptir bile. Daha gülcülük Isparta'da bilinmez Burdur, Denizli, Çal yörelerinde Gül tarımının Yapılmakta olduğu bilinmektedir iken.
Gülcülüğü Isparta'ya, Yalvaç ilçesinden gelip Isparta'ya yerleşen Meydanbeyoğlu, Mehmet İzzet'in oğlu İsmail Efendi getirmistir. Bu getirişin de ÇİLELİ, çok ilginç bir öyküsü vardır.
İsmail Efendi, onu Isparta'lı gibi bilinçli, uyanık, yeni bir şeyler öğrenmeye, yapmaya susamış, kendine güvenli, çalışkan, sabırlı, hırslı, direnme gücü olan, inatçı kişiliğe sahip bir kişi idi. O vakte dek, Isparta ovasına ne ekilip dikilir ise pek gelir getirmiyor, çalışıp çabalamalar boşa gidiyordu.
İsmail Efendi şöyle komşu illere Burdur, Denizli, Çal yörelerine doğru bir Geziye çıktı. Oralarda ne ekip dikiyorlar, topraktan nasıl daha çok gelir sağlıyorlar baktı, çekti. Gülcülük büyük oranda yapılır ise iyi para getirir, Isparta topraklarında da gül yetişir, kanısına vardı. Hiç vakit geçirmeden otuz dekar toprak sağladı. Çukurları açtırdı. Çevrede bulunan süs güllerinin içinden yağ gülü olabileceklerden, fidanlar aldı. Otuz dönüm yerin otuz dönümüne de gül dikti.
Yeni dikilen gülün üç ile beş yıl sonra en iyi ürün vereceğini biliyordu. sabırla gül bahçesini aksatmadan suladı, yabani otları yoldu, çapaladı, o günlerin koşullarına göre zararlı böcekleri öldürücü ilaçlar attı.
Daha üçüncü verim yılı gelmeden gülyağı çıkarma işinde kendine gerekli olacak araçların bazılarını yerli ustalara Isparta'da yaptırdı. Ustaların yapma güçlerinin dışında kalanları da Bulgaristan'a dek gitti; oradan aldı, geldi. Güzelce, noksansız bahçesine kurdu. Gülyağı çıkarırken gerekecek suyu da "Bambullu Ceviz" denen yerden getirdi, bahçesine akıttıktan sonra, sabırla üçüncü ürün yılını beklemeye başladı.
Parasal Yönden de sıkıntı, Bunaltı içindeydi. Müthiş paraya gereksinmesi vardı. Büyük bir girişimde bulunmus, Atılım yapmıştı. Otuz dönüm toprak sağlamış, çukur kazdırmış, gül fidanlarını diktirmiş, gülyağı çıkarılmasında gerekli olacak araçlara da pek çok para vermiş, yatırım yapmıştı. Iyi ürün alır, gülyağı çıkarır, eline toptan para geçerse, harcını borcunu ödemeyi düşlüyordu. Dört gözle beklemekte olduğu üçüncü ürün yılı geldi. Don, kar, kış, rüzgar, yağmur, dolu ... anlayamadığı bir tabiat olayı nedeniyle gül fidanları hiç çiçek vermediler. Emekleri, harcadığı bunca para boşa gitti. Umudunu bir yıl Sonrasına, dördüncü ürün Yılına bağladı. O yıl da bahçesi iyi çiçek verdi; bu kez gülyağı çıkarma yöntemini bilmeyişi yüzünden başarılı olamadı ...
Delirdi KEÇİLERİ KAÇIRDI BU ADAM.
ALLAH AKIL FİKİR VERSİN!
Gözler İsmail Efendi'nin üstündeydi. Halk, ilgiyle onu izliyor; yolda, sokakta, KAHVEDE, Handa evde yerde ... hep onun bu girişimi konuşuluyor, Çektiği EMEĞİN, harcadığı Paranın hesabı, kitabı yapılıyor, alaya alınıyor, eğleniliyor; "Delirdi, keçileri kaçırdı bu adam, Allah akıl fikir versin" deniyordu ..
GÜLCÜ İsmail Efendi, direnme gücünü yitirmedi. Kulaklarını çevrede Söylenenlere tıkadı. Başarısızlığının nedenleri üzerinde durdu. Sordu, soruşturdu, inceledi, araştırdı. Çalıştı, çabaladı gülyağı çıkarma yöntemini en küçük ayrıntısına varana dek öğrendi. Kendini, bir sonraki ürün Yılına iyiden iyiye hazırladı.
ÇUVAL ÇUVAL GÜL ÇİÇEĞİ; deste deste PARA!
Kış mevsiminin soğuklu, karli günleri Geçip, gittiler. İlkbahar mevsimi gelir gelmez, GÜLCÜ İsmail Efendi'nin bahçesinde bir Diriliş, bir canlanma görüldü .. Bakımlı, tertemiz bahçedeki insan boyunu aşan gül Ağaçları, önce yeşil yeşil yaprak, sonra da pembe gül tomurcukları vermeye başladılar. Mayıs ayının ilk haftasında havalar ısınınca bahçe, top top koca koca yapraklı, pembe renkli güllerle, doldu kaldı .. Öyle de bir güzelleşmiş, iç açıcı olmuştu ki .. Güllerin içinden yanık yanık bülbüllerin sesleri geliyor, çevreye insanın iliklerine işleyen hoş bir gül kokusu yayılıyordu ...
Ne idi bu gül çiçeğinin bolluğu böyle? Görülmüş şey değil. Kadınlı Erkekli yüzlerce kişi sabahın alaca karanlığında bahçeye geliyor, akşama dek çuval çuval toplanan gülleri taşıya taşıya bitiremiyorlardı. Gül sezonu bir ay kadar sürdü. GÜLCÜ İsmail Efendi de eline geçen bu fırsatı çok iyi değerlendirdi. Binbir güçlük, zorluk, çile ve çaba .. ile üretmeyi başardığı katkısız arı "Gülyağı" ve "Gül Suları" nı değerince sattı; eline parasını aldı. Ilk iş onu doğru, dürüst, Namuslu ... insanın yaptığı gibi borçlarını ödedi olarak. Yeni bir ev yaptırdı. Evini de o günün gelenek, Görenek, töresine göre dayadı, döşedi. Daha elinde pek çok parası kalmıştı. Bunu da çarçur etmedi; otuz dönüm gül bahçesini 50, 75, 100 ... dönüme çıkarmak, yaptığı gülcülüğü daha da büyütmek, genişletmek işinde kullandı.
TOPRAKLARIMIZA BİZDE GÜL DİKELİM. GÜLCÜLÜKTE İYİ PARA VAR!
Isparta halkı, İsmail Efendinin deneyinden, Isparta topraklarının gül yetiştirmeye çok elverişli olduğunu öğrenmiş oldu. Gülün iyi para getirdiğini de gözleri ile gördükten sonra "Tarlalarımıza bizde gül dikelim, gülcülükte iyi para var!" Demeye başladı.